Barış için koşuyoruz

Daha Gelibolu koşusunu anlatamadan diğer Büyükada  yarışını  bitirdik bile. Bu yazıyı İstanbul’da kaleme aldım ama buraya geçirmeye vaktim olmadığından yayınlayamadım.Büyükada koşusu da sırada. Ekim ayı bir hayli yoğun geçti. O yüzden de Gelibolu yazısı da maalesef bu kadar geç kaldı. Genel olarak yarış ile ilgili harika duygularla döndüm ve güzel bir haberle. Haberden önce organizasyon ve parkurdan bahsetmek istiyorum.

image_3

3 Ekim Cumartesi öğleden sonra Çanakkale’deydim. Eşyalarımı otele bırakıp hemen iskele önündeki meydandaki standlara koştum. Beklediğimden daha az bir kalabalık vardı; birkaç stand, kayıt ve yarış kiti masaları . Kaydını yaptıran bir iki standlara göz atan herkes dağılıyordu. Yani katılımcıları  meydanda tutacak bir şey düşünülmemişti ve doğal olarak işini bitiren hemen Çanakkale merkezi gezmeye çıkıyordu. Açıkcası bende yarış kitimi aldıktan sonra aynısını yaptım. Önce Aynalı Çarşı   sonra tarihi doku içinde sokaklarda kaybolarak gezdim ve en son  Çanakkale’nin meşhur peynir helvasını   tadarak günü sonlandırdım. Zaten  eski  merkez küçük ve toplu olduğundan yürüyerek yarım saat içinde ara sokaklarda kaybolarak gezebiliyorsunuz. Ben fazla yormadım kendimi, ertesi gün için dinlenmek gerek diye.

image_1

Sabah çok erken kalkıp kahvaltımı yapıp , 7. 30’da iskelede  bekleyen sporcularla birlikte feribota bindim. Koşu Gelibolu  yarımadasında olacağından Eceabat’a ordan da otobüslerle koşunun parkurlarına göre   başlangıç noktalarına götürüldük. En çok etkilendiğim kısımda burası oldu.

Feribottan sonra yaklaşık 25 dakika otobüslerle 10km, 21km, 42km her bir parkurun başlangıç noktasına götürüldük. Benim katılmış olduğum 10km parkurunun başlangıç noktası Alçıtepe köyünün hemen çıkışındaydı. Oraya giderken hem manzara karşısında mutlu oldum hem de 100 yıl önce gerçekleşen savaşı düşünüp hüzünlendim. ‘’Dünya Barışı için Koşmak ‘’ ne ifade ediyor tam da o zaman hissettim derinden. Şuan bile  içinde olduğumuz bu karışık günlerde , savaşın, kavganın, taraf tutmanın ne kadar anlamsız olduğunu anlatmak istercesine koşmak istedim. Birileri  barışı başlatmalı, tıpkı savaşı başlattığı gibi.

Bu düşüncelerle dolu giderken, koşunun başlayacağı yere ne ara geldik hatırlamıyorum. Eşyalarımızı teslim edip koşu için ısınmaya başladık. Bu tür organizasyonların en sevdiğim kısmı işte bu; sizinle aynı heyecanı, mutluluğu, paylaşan arkadaşlar edinmeniz ve gittiğiniz her yarışta konuşmasanız bile tebessümle selamlaşmanız,  tanıdık yüzler görüp start noktasında karşılaşıp samimi olarak sohbetinize kaldığınız yerden devam etmeniz. Ben de hemen orda Manolya ile tanıştım. O da benim gibi İzmir’den katılıyor. Orda öyle bir kaynaştık ki sonrasında da İzmir’de görüşmeye devam ettik. Beraber esnedik, ısındık, koşu başlamadan fotoğraf bile çektirip , birbirimize başarılar dileyerek başladık.

image_9

Denize çok yakın olduğumuz  , yakmayan ısıtan güneşin eşliğinde  güzel bir parkurdu. Etrafı izleyerek, çok keyif alarak bitirdiğim, güzel hatırlanacak yarışlardan biriydi. Sadece katılımın az olmasına üzüldüm, daha kalabalık daha coşkulu olabilirdi. Ama genel olarak başlangıç ve bitiş noktası arası harikaydı.

20151004_132020

Finish Şehitlik abidesinin  alt tarafındaki düzlükteydi. Abidenin olduğu tepeyi kendimize röper noktası alıp koşmak, koştuğun yerlerin manevi bir anlamının olması, koşunun teması hepsi bir bütün olunca unutulmaz bir deneyimdi benim için.

12068586_10207755797955132_7716885825010222748_o

12091186_10207755771634474_2760862253654320950_o

image_6

Sadece Finish noktasında yine organizasyonun eksikliği olarak eleştirebileceğim, o enerji, coşkunun yakalanamamış ve korunamamış olmasıydı. Orta yere atılmış birkaç mat dışında koşucular için dinlenebilecekleri, zaman geçirebilecekleri bir alan düşünülmemişti bile. Hatta öyleki ilk anda basın ekibi için yapılmış çadırın bizim için olduğunu zannedip sonra durumu anlayınca hayal kırıklığı yaşadım. Sanırım basın ekibi  bizden daha çok hak etmişti yarış sonunda dinlenmeyi. Hiç de parkurda göremedik  onları ama demekki o kadar hızlılardı. 🙂

image_8

Onun dışında bizim parkurda olmasa da 21km ve özellikle 42km parkurunda yiyecek,içecek istasyonlarının boş olması, parkurda hiçbir sağlık ekibinin olmaması, adeta  koşucuları kaderlerine terk eden bir organizasyon olarak ifade edilmiş olmasını nasıl değerlendirirler bilmiyorum ama bu seneki şikayetlerden sonra seneye daha farklı olacağını umarak   kısa kesiyorum eleştirileri.

O zaman gelelim güzel habere 🙂 Kendim bile hala inanmakta güçlük çekiyorum ama, 10 km kadınlarda 2. Olarak bu koşudan harika bir kariyer rekoru ile döndüm.52 dakika 9sn de bitirmek benim için zaferken, döndükten sonra 2. Olduğumu öğrenmek tarifsiz bir mutluluk ve  gururdu. Döndükten sonra diyorum çünkü  o kadar tahmin etmiyordum ki , ödül töreninin sonuna kadar kalamadan dönmek zorunda olduğumdan İzmir’e gelince öğrendim  derecemi. Tabiki içim burkulmadı değil, orda olup o atmosferde 1. ve 3. İle bu heyecanı paylaşarak yaşamak isterdim ama olmadı maalesef. İlk derecemi de trajikomik şekilde böylece evde öğrenerek kutlamış oldum.

20151004_115829

fotoğraf 2

Neyse önemli olan böyle anlamlı bir koşuda bulunmak, tamamlamak ve hayatımdaki bir ilki yaşayarak unutulmayacak anılarımın arasına koymaktı. Bu ilk madalyamı  taraf tutmadan Çanakkale savaşında bulunun herkese, sonra başından beri beni destekleyen, yüreklendiren antrenörlerim  ve arkadaşlarım olan Çağan Er, Barış Devir’e , son olarak da aileme ve   ayırdığım zaman için kendime hediye ediyorum.

Desteği için  Eva ailesine teşekkürlerimle…

IMG_1117

Bir nefes,

Taze bir nefes daha
Yeni güne uyanıyorum
Yeniden…
Bahara
Tomurcuklanan filizlere
Kök salan çiçeklere
Yeni keşiflere uyanıyorum

Barış için koşuyoruz” üzerine 2 yorum

  1. Geri bildirim: Yarış Raporları | RunBursa

Yorum bırakın